Kulaklık Modelleri



Kablosuzluk kesinlikle kıymetli bir şey. Ancak bize bunu ne kadar sevdiğimizi soracak olursanız cevabımız hayır olacak.

Şayet akıllı telefonumuzla kullanacağımız taşınabilir bir kablosuz kulaklığı kabul edebiliriz ancak bilgisayar başında veya evde televizyon karşısında ne yazık ki hayır. Taşınabilir cihazlar için geliştirilen modeller ağırlıklı olarak kulaküstü olanlar.

Kulakiçi olanlar daha ziyade Bluetooth kulaklık diye anılanlar ve sadece telefon görüşmesi için kullanılanlar.

Bluetooth destekli müzik kulaklıkları da var. Müzik kulaklıkları olduklarından haklı olarak büyük sürücüler içeriyorlar ve tatmin edici kalite sunmak zorundalar.

Aynı zamanda tatmin edici ses kalitesi için batarya da en azından sekiz saatlik bir kullanım sağlamalı ki günü kurtarsın.

Üreticiler durumu ayarlıyorlar ancak dediğimiz gibi tercih meselesi. Kablolu bir kulaklıkla da çok mutlu olabilirsiniz çünkü kulaklıkların kablosuzluğu farelerdeki gibi değil.

Tek bir bataryayla üç ay çalışmıyorlar. Sekiz, bilemedin 10 saatte şarjları bitiyor.

Kablosuz kulaklıkların ev sineması için geliştirilen sürümleri 3.5 mm bağlantı desteklediği için bilgisayarla da kullanılabiliyorlar.

RF bağlantı destekleyenleri mevcut ancak performanslı değiller. Bluetooth olanları kabul edilebilir düzeyde ancak yine de pek sevemiyoruz.

Evde veya bilgisayar başında neden kablosuz bir kulaklık kullanalım ki? Bize göre götürü tarafı, getirisinden yüksek. Boşu boşuna fazla maliyetlerle uğraşmayın deriz.

Profesyonel seviyedekilerinse çoğu kablolu. Kablosuzlar da elbette var ancak sırf üreticilerin trend takipçisi olma isteklerinden.

USB bağlantılı ve oyuncular için geliştirilen modellerse bir ölçüde kabul edilebilir. Çünkü oyuncular tamamen rahat bir ortamda bulunmalı.

Hemen her işte olduğu gibi, kulaklık üretiminde de tipi her ne olursa olsun kaliteyi ilk olarak sürücü belirliyor.

Çok detaya girmeyeceğiz ancak sürücü çapı ile ses kalitesinin doğru orantılı olduğu bir gerçek. Şöyle ki büyük olan kulaklıklarda 40 mm'lik sürücüler ağırlıklı olarak tercih ediliyor ve doğal olarak onlara küçük birer hoparlör diyebilmek mümkün.

Küçük masaüstü kabinlere yerleştirilseler basları hiç duymayabilirsiniz ancak kapalı bir akustik ortama (kulaklık odacığı) girdiklerinde işin rengi değişiyor.

Açıkçası tam boy kulaklıklar bas konusunda her zaman kulaküstü tiplere göre daha üstün oldular.

Fabrika verileri bas kalitesi konusunda ipucu verebilir. Frekans aralığındaki küçük Hz değeri (genelde 20 Hz kabul görür) olan kulaklıklar bas açısından doyurucu olur.

Çok daha altına düşen üreticiler de var ancak fiyat yükseliyor. Sohbet amaçlı geliştirilen kulaklıklarda ise değer yükselecektir. Tiz konusunda ise zaten hiçbirinin sorunu yok.

Kulakiçi kulaklıklarsa tıkaç tasarım dönemi başlayana kadar asla baslarda tatmin edici olamadılar.

Taç tipi bağlantıları bulunan ve kulağın içine biraz baskı yapanlar bir dönem tatmin edici olmayı başardı.

Tıkaç tipli olanlarsa kulağın doğrudan dış dünya ile iletişimini kestiği için, sürücü çaplar çok küçük olsa bile ürettikleri titreşimlerle basları ciddi anlamda hissettiriyorlar.

Elbette geçmişten günümüze teknoloji de oldukça ilerledi. Artık çok daha çekim gücü yüksek mıknatıslar kullanılıyor ve bobin güçleri artırıldı.

Çok üst düzey modeller tizler konusunda da benzersiz detaylar sunabiliyorlar ancak fark edebilmek için işin biraz gurmesi olmak gerekli. Baslar ise çoğu kullanıcı için daha kolay ayırt edilebilir bir nitelik.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Torna Ayna Çeşitleri

Yazıcı Toneri Nasıl Değiştirilir

Sol Kolda Uyuşma Neden Olur